Tutuklanan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i tehdit ettiği iddiasıyla yargılandığı davada ikinci kez ifade verdi.
Duruşmayı; CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti kurmayları, İmamoğlu’nun eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, oğulları Selim ve Semih İmamoğlu ile çok sayıda vatandaş izledi.
Salonu dolduran vatandaşlar, jandarmalar arasında salona giren İmamoğlu’nu alkışlar ve “Türkiye seninle gurur duyuyor”, “Her şey çok güzel olacak”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Cumhurbaşkanı İmamoğlu”, “Hak hukuk adalet” sloganlarıyla karşıladı.
Silivri Açık Ceza Yerleşkesi 2 No’lu duruşma salonunda görülen duruşma salonuna giremeyen çok sayıda vatandaş da mahkeme dışında İmamoğlu lehine sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu, saat 10.10’da başlayan duruşmada savunma yaptı.
Cumhurbaşkanı adayı olduğu için tutuklu bulunduğunu belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
"İstanbul'un muhafızı olduğumuz için buradayız. İstanbul'u koruduğumuz için, İstanbul'u, yıllardır kendi deyimleriyle ‘ihanet ettik’ dedikleri dönemden kurtarmak için muhafızlık yaptığım için buradayım. Kanala, ranta ve talana karşı durduğum için buradayım. Ön seçimde, Türkiye ve dünya tarihinde ilk kez, 15,5 milyon insanın oyunu aldığım, milletimizin teveccühünü kazandığım için buradayım. Cumhurbaşkanı adayı olduğum için buradayım. Bu çok net. Buradan milletimize tekrar haykırarak soruyorum: Biz yargılanmıyor muyuz? Hayır. Biz yargılanmıyoruz. Bizim yargılandığımız falan yok. Biz, 90 gündür, hatta bazılarımız 250 gündür, Ekim ayının başından beri tutsak, yargı tacizine maruz kalan, psikolojik işkence gören, 100 kilometrelerce ötelere kadınıyla, erkeğiyle savrularak zulüm edilen, zalimlik yapılan bir sürecin içerisinde, ne yazık ki direkt cezalandırılıyoruz.”
İmamoğlu, "Kumpaslar, iftiralar, algı operasyonları, gizli tanık yalanları, geçmişi suç dolu insanların iftiralarıyla esir tutuluyoruz. Bu bir yargılama değildir, doğrudan cezalandırmadır. Yargılanmıyoruz, biz… Ey milletim; bunu haykırarak söylüyorum: Direkt cezalandırılıyoruz. Sadece cezalandırılmakla kalmıyoruz. Aynı zamanda, milletimizin iradesinin cezalandırıldığını da buradan haykırıyorum. Türkiye tarihinde, yargı tarihinde görülmemiş işler yaşanıyor. Şafak vakti, şafağı geçtik, karanlıkta, sahur vaktinde yüzlerce polis ev basıyor. Bir ağızdan çıkan talimatla, yüzlerce polis ev basıyor. Çağırdığınızda gelecek, bu ülkenin onurlu insanları, yöneticileri, siyasetçileri gelip ifade verecek, hesap verecek durumdayken, ev basarak, algı operasyonları yaparak, 5 gün nezarette tutarak, aç, susuz, pislik içerisinde, mikropların içerisinde, uyuşturucu kokularının içerisinde insanlar tutularak, aç, susuz bırakıldılar… 5 gün boyunca. Aynı senaryo defalarca uygulandı. Biz yargılanmıyoruz, direkt cezalandırılıyoruz. Tutsak arkadaşlarımız, yargı mensupları tarafından tehdit ediliyor. Aileleriyle, işleriyle, yaşamlarıyla tehdit ediliyor. ‘Şöyle konuşursan serbest kalırsın, şöyle konuşmazsan şu olur, bu olur’ diye tehdit ediliyor. Bu çok net, avukatları tarafından tespit edilmiş. Aileleri… Aileleriyle insanlar tehdit edilir mi? Çocuklarıyla insanlar tehdit edilir mi? 70 yıllık, 80 yıllık, 50 yıllık birikimleriyle insanlar tehdit edilir mi? Böyle bir şey yaşatılır mı insanlara? Bu mu yani? Burada yargılanmıyoruz, cezalandırılıyoruz" dedi.
Davaya ilişkin yaptığı savunmada İmamoğlu, şu açıklamayı yaptı:
"Bilirkişi davası… Bilirkişi davası, Ekrem İmamoğlu'yla alakalı 24 dosyada, aynı anda gözüken bir bilirkişi! 1800’ün üzerinde bilirkişinin olduğu bir yerde, bu kadar tesadüfün olasıklık hesabında 1’in yanına virgül koyun, 80 tane 0 koyun… O rakamın ismin ben bilmiyorum. O bile yetmiyor bunu hesaplamaya. Bu nasıl bir tesadüf! Bir bilirkişi, Ekrem İmamoğlu'yla ilgili aynı dosyada var ve hep Ekrem İmamoğlu aleyhine rapor veriyor. Ve bu raporların uydurma olduğu, bu raporların gerçeği temsil etmediği de ispatlı. Biz şikayetimizi yapıyoruz, suç duyurumuzu yapıyoruz. Geri dönüş yok. Ama Ekrem İmamoğlu hakkında resen soruşturma var. Avukatlarım elinden geleni yapmasına rağmen hiçbir ses yok. Bu mu? Ekrem İmamoğlu yargılanmıyor. Ekrem İmamoğlu yargılanmıyor, direkt cezalandırılıyor!”
İmamoğlu, "Etrafımızda hemen hemen doğumuz, güneyimiz, kuzeyimiz ateş çemberinde. Ağır bir jeopolitik kırılma yaşanıyor. Türkiye, ağır soruların üstüne kırılmaların yarattığı siyasi iktisadi risklerle boğuşuyor. Yoksulluğun, fakirliğin, borçluluğun en derin günlerini yaşıyoruz. Paramız pul oldu. Birileri de bağırıyor, ama o kadar sessiz bağırıyor ki; duyan yok. ‘Birisiyle bir fotoğraf versek’ diye deli oluyoruz. Kurtuluş bu mu? Değil. Kurtuluş millettir. Millet, fotoğraf derdinde değil. Çare millet. Milletle kurtuluş olur. Onun için bu ağır iktisadi koşulların ortamından, bugün bu ülkeyi yöneten aklın tarifiyle söyleyeyim, ‘İç cepheyi güçlendirmenin’ dışında bir yol yoktur. Bunun da yolu, bu ülkenin adalet çizgisine oturmasıdır. Adaletli bir ülke, adil bir ortam… Bu yol, bizi doğruya götürür. Aksi takdirde bu ağır resmi değiştiremezsek, biz, geleceğimizi kaybederiz. Bir millet için en büyük tehdit, adaletsizliktir" ifadelerini kullandı.
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 hayrabolugundem.com.tr Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.